Gürcistan, bu sabaha karşı Güney Osetya`ya karşı büyük bir operasyon başlattı. Rusya korumasındaki Güney Osetya yönetimi, Rusya`nın ve Gürcistan`daki diğer ayrılıkçı bölge Abhazya`nın desteğini istiyor. Bu desteğin kısa sürede geleceğine ise kuşku yok.
Bakü- Tiflis-Ceyhan boru hattının tamamlanması ve Kafkas demiryolu projesinin ilânından sonra bu savaşın çıkması, elbette beklenmesi gereken bir gelişmeydi. Rusya, hegemonik çıkar alanının tehdit altında olduğuna iyice kanaat getirmiş olmalı. Rusya`yı her alanda ve anlamda by-pass eden Gürcistan, tamamen Batılı güçlerin ileri karakolu gibi hareket ediyor. Ayrıca, Gürcistan`ın ciddi anlamda NATO üyeliği söz konusu. 2006`da Ukrayna`nın NATO`ya doğru adım atmasını, bölgedeki Rus yanlılarının gösterileri ve baskısıyla engellemeyi başaran Rusya, Gürcistan`ı aynı yöntemlerle durduramadı. Buna karşılık, kendisini en çok uğraştıran Çeçen direnişini hemen tamamen kırarak, Kafkasya`nın kuzeyinde, çok önemli bir avantaj elde etti. Meşhedov ve Basayev`in şehit edilmesinin anlamı, bugün daha iyi anlaşılıyor.
Çeçen direnişinin ve Kuzey Kafkaslar`daki kaynaşmanın nerelere varabileceği konusunda, özellikle kanlı Beslan eyleminin hemen ardından (Beslan, Kuzey Osetya`da idi, hatırlayınız) yazdığım bir yorumda, bu tür olayların, Üçüncü Dünya Savaşı`nın çıkmasına dahi yol açabileceğini belirtmiştim. Abartı gibi gelebilir ama tedbir alınmazsa, gidişat, maalesef, o yönde. Rusya`yı ve Putin`i kimse hafife almamalı.
İlgili yazı, şöyledir:
“Güney Osetyalı bağımsızlık
Savaşçıları nerede?
1992`de, önce Abhazya`da başlayan çatışmalar, Abhazya`nın Gürcistan`dan fiilen ayrılması ve bölgede nüfusun çoğunluğunu oluşturan Gürcülerin topluca göç etmesi (bir nev`i tehcir) ile sonuçlanmıştı. Abhazya savaşında, bir tür çok-uluslu güç oluşturulmuş, Şamil Basayev`den tutun, Ermeni asıllılara kadar değişik milletlerden çok sayıda gönüllü, Gürcülere silah çekmiş, bu arada Abhaz asıllılarla birlikte Türkiye`den giden Türkler ile Kafkasların Türk asıllı halklarının Ermenilerle birlikte aynı düşmana karşı savaşması, ilginç bir görüntü oluşturmuştu.
Bu savaş kısa sürdü. Bu arada, Türkiye`den çok sayıda Abhaz asıllı genç savaşmaya gitmesine rağmen, Rusya bu gönüllülere ses çıkarmamıştı. Çünkü ayrılıkçı Gürcistan cumhuriyetlerini Rusya ta başından beri destekliyordu. Kafkaslar`da güçlü bir Gürcistan (ve tabiî, güçlü Azerbaycan ve kısmen güçlü Ermenistan) görmek istemiyordu.
Bu politikada bugün de değişiklik yoktur. Kuzey Kafkaslar`ın Çeçenistan dışındaki bütün cumhuriyetleri, Rus egemenliğinin yanında, zaten istisnasız Rus yanlısıdırlar. En azından yönetimdekiler. Çeçenistan`da da Rusya kendi adamlarını yerleştirmeye çalışıyor. Şeklen Gürcistan`a bağlı cumhuriyetlerin hemen tamamında da yakın zamana kadar Rus yanlısı hükümetler vardı.
Geçen aylarda, Acara`daki Aslan Abaşidze yönetiminin Gürcistan tarafından Rusya ile çatışmaya ramak kala uzaklaştırılması, bu durumu değiştirdi. Aslında, Kafkasya`daki dengeler kökünden sarsıldı. Beslan baskınının arka planında bu yatmaktadır.
Bu arada, Abhazya ile aynı zamandan beri (1992) Gürcistan`a karşı savaşan Güney Osetya da Abhazya gibi kendi başına hareket ediyor ve arkasında tabiî ki Rusya bulunuyor. Ancak Güney Osetya`daki gerilla gücü, ülkeye tamamen hakim değil. Ülkenin bir kısmı Gürcülerin elinde. Burada zaman zaman kısa sürelerle alevlenen çatışmalar yaşanıyor. Gürcistan, Rusya`nın Güney Osetyalı ayrılıkçılara verdiği desteğe karşılık, Pankisi Vadisi`nde Çeçenlerin yerleşmesine imkân sağlıyor. Sanırız Rusya`nın Çeçenlere karşı yürüteceği en önemli sınır ötesi harekât, Gürcistan`a karşı olacaktır.
Öte yandan, Rusya, 1992`de Abhazlara verdiği desteği unutarak, Türkiye`nin de Çeçenlere destek verdiğini sık sık vurgulamaktadır. Böylece Rusya`nın Gürcistan`dan sonra ikinci hedefinin Türkiye olması ihtimali artmaktadır.
Rusya, Kafkaslar`daki kaynamayı hızlandırmak için her türlü provokasyona girişebilir. Beslan baskının da böyle bir porovokasyon olması muhtemeldir. Nitekim, 1999`da Moskova ve Kafkasya`ya komşu şehirlerdeki apartman bombalamalarının, Putin`in becerikli istihbaratı tarafından yapıldığı ve sonunda Putin`e başkanlık yolunu açtığı bugün artık neredeyse saklanmamakta, pervasızca zımnen kabul edilmektedir. Üçüncü Dünya Savaşı, Kafkasya`dan patlayacak yer arıyor.
-Levent Elpen”
(10 Eylül 2004, Bakınız: http://www.dunyadanbihaber.netfirms.com/_bi_haberler.html)
Not: BTC boru hattında, önceki gün, Erzincan Refahiye`de meydana gelen patlama, bu savaş çerçevesinde yeniden değerlendirilmelidir. Rusya`nın Türkiye`deki faaliyetleri, dikkatle izlenmelidir.
8 Ağustos 2008